7 Mayıs 2007 Pazartesi

Kolesterol ilaçları (statinler) seks gücünü düşürüyor!....


Kolesterol ilaçları seks gücünü düşürüyor...



Dr. Murat Kınıkoğlu'nun yazısı



International Journal of Clinical Practice Dergisi'nde yayınlanan bir çalışmaya göre altı ay süreyle statin tedavisi alan orta yaş üstü erkeklerin yüzde 22'sinde daha önce yokken ereksiyon sorunları başlıyor. Statin tedavisine başladıktan sonra hastaların yüzde 52'sinde ereksiyon fonksiyonu eskiye göre daha kötüye gidiyor. İlaç firmaları bu yan tesirin önemsenmeyecek kadar az olduğunu (yüzde 2-3) söylüyorlar ama kullananlar aynı fikirde değil. Hastalarının ilaç kullanmasını isteyen hekimler de genelde bu yan tesiri görmezden gelme eğiliminde oluyorlar. Bence kolesterol ilacı önerilen hastalara başlamadan önce yapabileceği yan tesirleri tam olarak anlatmakta fayda var...
Ben asistan iken kolesterolün normal değeri 270-300 idi. Sonra 250'ye indi. Derken uzun yıllar 230 oldu ve son yıllarda 200. Şimdi ilaç firmaları normal değerin 180 altı olması için uğraşıyorlar. Onlar için normal değeri 20 puan daha düşürmek tüm dünyada birkaç yüz milyon yeni hasta demek. 2004 yılında ABD hükümetinin ulusal kolesterol eğitim programı çerçevesinde doktorlara LDL kolesterol (kötü kolesterol) değerlerini 70'in altına düşürmeleri tavsiye edildi. Geçen ay yayınlanan bir gözden geçirme çalışmasında yüksek dozda ilaç gerektiren bu yoğun tedavinin hastalara ekstra bir yararı olmadığı gösterildi (Annuals of Internal Medicine, Ekim 2006).
Bu gelişme ilaç dozunu daha da artırmaya çalışan firmaları durduracak mı bilmiyorum. YARARI DA VAR, Ülkemizde kolesterol ilaçlarının doğru kullanıldığına inanmıyorum. Gerçekte kolesterol ilacı kullanması gereken büyük bir kesim ilaç kullanmazken kullanmasına gerek olmayan insanlar da boş yere ilaç kullanıyor. Bu konuda yalnız hastaların değil doktorların da kafası karışık. İlaç firmaları kolesterolü 200'ün üstünde olan her kişiye ilaç verilmesini istiyorlar. Kolesterolün iyisi, kötüsü, oranları ve hastada başka risk faktörleri olup olmaması onları için önemli değil. Maalesef yaptıkları propaganda ile kolesterolün hiçbir işe yaramayan lanetli bir madde olduğu konusunda herkesi ikna ettiler. Sokakta bir araştırma yapsak yüz kişiden 99'unun 'Kolesterol çok zararlıdır, görüldüğü yerde vurulmalıdır' diyeceğinden eminim.
Halbuki kolesterol vücudumuz için yararlı bir maddedir.
1.Kolesterol, başta seks hormonları, testosteron ve estrogen dahil olmak üzere pek çok önemli hormonun sentezinde rol oynar. İlaç firmaları aksini iddia etse de yaygın olarak kullanılan Statin grubu kolesterol ilaçlarının erkeklerde ereksiyon sorununa yol açtığı gösterilmiştir. Bu yan tesir, düz duvara tırmanan genç erkekler için sorun teşkil etmese de orta yaşın üstünde, sigara içen, tansiyonu veya şekeri olan erkeklerin 'dükkanı tam olarak kapatmasına' neden olabilir. Mart ayında yayınlanan bir çalışmanın sonuçlarına göre statin tedavisi başlanan 93 kişinin yüzde 22'sinde daha önce sorun yokken ereksiyon sorunları ortaya çıkmış, katılanların yarısından çoğu da (yüzde 55) durumun eskiden kötü olduğunu söylemiştir.
2.Kolesterol karaciğerin safra üretimine yardımcı olarak yağların sindirilmesinde ve vücuttaki atıkların atılmasında rol oynar.
3. Hücre membranlarının yapısında önemli bir rolü vardır. Sinir ve beyin hücrelerinin etrafını saran kılıfın temel maddesidir.
4. Kolesterol bağışıklık sistemi için elzem bir maddedir. Yüksek kolesterolü olan kişilerin düşük kolesterolü olan kişilere göre bağışıklıklarının daha kuvvetli olduğu gösterilmiştir. Pek çok bakterinin inaktive edilmesinde kötü kolesterol dediğimiz LDL kolesterolün rolü vardır. Smith-Lemli-Opitz Syndrome'lu çocuklar vücutları kolesterol yapamadığından enfeksiyonlara karşı koyamazlar. Bu çocukların yüksek kolesterollü ve yumurtalı bir diyete alındıklarında enfeksiyonlara karşı daha dirençli oldukları gösterilmiştir.
Gene AIDS hastaları arasında yapılan çalışmalar, kolesterolü düşük olan kişilerde ölüm oranlarının çok daha yüksek olduğunu göstermiştir..Dikkat! Bu yazının ana fikri 'kolesterol ilacı almayın' değildir. Amacım; önemli yan tesirleri olan bu ilaçları kolesterolü olan herkesin değil sadece kalp damar hastalıkları açısından sorunu olan veya gerçekten yüksek risk altında olan kişilerin kullanması gerektiğini vurgulamaktır. Doktorların ilaç yazarken biraz daha seçici olmaları gerektiğini düşünüyorum. Örneğin; Kadın Doğum Uzmanı bir meslektaşımla benim başım dertte. Ortak hastamız ona her gittiğinde sayfalar dolusu tahlil yaptırıp sonra kolesterolün yüksek diyerek ilaca başlıyor. Ben bir kardiyolog olarak kullanmasına gerek olmadığını söyleyip ilacı kesiyorum, o jinekolog olarak tekrar başlıyor.
Her bilim dalında olduğu gibi tıp biliminin temelinde de 'ölçme' esastır. Ancak bu ölçme, kıyaslama ve standartlaştırma arzumuzun, bize her hastanın, kilosu, yaşı, ırkı, cinsiyeti, karakteri, genetik yapısı gibi pek çok özelliği ile birbirinden ayrılan farklı bir kişi olduğunu unutturmaması gerekir.
İLAÇ KOLAY YOLSağlık sektörü geliştikçe(!) doktorun hastasından istediği tetkik sayısı artıp liste uzuyor. İşin kötü tarafı yeni cihazlar ve ölçüm metotları çıktıkça 'hastayı dinleme ve muayenenin' önemi azalıp sadece laboratuvar sonuçlarına göre ilaç yazma eğilimi artıyor. Aynı kolesterolde olduğu gibi limitin üstünde veya altında olan her şey için hemen ilaca sarılmak hem hastanın hem de doktorun kolayına geliyor....Doktorun kolayına geliyor çünkü hastanın kolesterolünü ilaçla düşürdü mü kendini başarılı sayıyor. Hastayı spor yapmaya, diyet yapmaya ikna etmek zor iş... Yaz ilacı tamam...Hastanın kolayına geliyor çünkü ilacı yutup kolesterolünü düşürdü mü kalp hastası olmayacağını sanıyor. Karısı akşam yemeğinde boşalan tabakları gösterip 'Ahmetçiğim, bu gece biraz çok yemedin mi?' deyince ona kolesterol ilacını gösteriyor. Yut ilacı tamam.... Peki, Ahmet, dükkan ne olacak?

Seker hastaları dikkat, statinler size zararlı.......


'Statin'ler ileri diyabete zarar


den alınmıştır.
AP - BOSTON - Kolesterol düşürücü statin grubu ilaçların ileri derecede diyabet hastalarında faydası olmadığı gibi, ölümcül olabilecek felç riskini de artırdığı açıklandı. Almanya'nın Wurzburg Üniversitesi'ne yaptırılan incelemede Lipitor adlı yaygın olarak kullanılan bir kolesterol ilacının bu hastalarda felçten ölüm riskini iki katına çıkardığı açıklandı. Araştırma, üreticisi Pfizer'dan Lipitor'un üretici firması Pfizer'in desteklediği araştırma, Avrupa'da yaşayan 1255 tip 2 diyabet hastası üzerinde gerçekleştirildi. Tip 2 diyabette vücut insülini gerektiği gibi kullanamıyor. Ciddi durumda diyabet hastaları böbrekleri bozulduğu için diyaliz makinelerine bağlanıyor. İlerlemiş diyabet hastalarının kalp hastalıkları, felç ve ölüm riski, diğer diyabet hastaları ve sağlıklı insanlara göre daha yüksek. Dünyada en yaygın kullanılan ilaçlardan biri olan Lipitor'un daha önce yapılan araştırmalarda durumu ilerlememiş diyabet hastalarında faydalı olduğu açıklanmıştı. Lipitor ve diğer statinlerin kötü kolesterol (LDL) oranını düşürerek bu riskleri azalttığı biliniyordu.

Boşuna mı bunca diyet!.....Risk faktörleri yalanı.


Şaşırtan araştırma: Boşuna mı bunca diyet?

Sonuçlara göre bu iki öğün arasında risk artırma açısından sandığımız ölçüde büyük fark yok. Düşük yağ diyeti yapan kadınların meme kanserine yakalanma oranı yüzde 9 daha az çıktı.50-79 yaş aralığında 48 binin üzerinde kadınla sekiz yılda yapılan araştırmayı yürüten bilim adamları şokta: Düşük yağlı diyetlerin, kanser ve kalp krizi riskini azalttığı kanıtlanamadı...


dan alınmıştır.


LONDRA - Düşük yağlı diyetlerin kanser ve kalp krizi riskini azalttığına ilişkin sağlam kanıtlar elde etmek için yola çıkan Amerikalı bilim adamları, hayal kırıklığı yaşıyor. Sekiz yıl süren hükümet destekli araştırmanın sonucunda, düşük yağlı beslenmenin kanser ve kalp hastalıklarını önlemede herhangi bir etkisine rastlanmadı.
'Rolls Royce' gibi çalışma Söz konusu araştırma, üstünkörü yapıldığı iddia edilemeyecek değerde bir çalışma. Amerikan Kanser Kurumu'ndan Dr. Michael Thun, "Bu, tıbbi çalışmaların Rolls Royce'udur," diyor. ABD'deki Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından finanse edilen bu araştırmaya 50-79 yaş aralığında, menopoz geçirmiş 48 binin üzerinde kadın katıldı ve deney 415 milyon dolara (yaklaşık 555 milyon YTL) mal oldu. Araştırmanın başlatılma amacı, az yağ yemenin sağlığımıza yararlı olduğunu bilimsel olarak kanıtlamaktı. Araştırmacılar özellikle düşük yağlı diyetle, çeşitli kanser ve kalp hastalığı türlerinin önlenmesi arasında bağ yakalama peşindeydi. Ancak rakamlar geldiğinde bu bağlantıyı kanıtlayacak bir bulgu olmadığı, az yağlı yiyeceklerle beslenen kadınlarla her istediğini yiyen kadınların aşağı yukarı aynı hastalıklara yakalandığı görüldü. Deneye katılan kadınların yüzde 40'ı düşük yağlı diyet için seçildi ve günlük kalori miktarları içindeki yağ oranını yüzde 20'ye çekip daha çok meyve, sebze, tahıl tükettiler. Diğer kadınlar ise her zamanki alışkanlıklarını sürdürdü. Düşük yağ diyetini sürdüren kadınların meme kanserine yakalanma oranı yüzde 9 daha az çıktı. Ancak bilim adamları, bu farkı istatistik olarak çok önemli görmüyor. Kardiyovasküler hastalıklar göz önüne alındığında iki grup arasında değişiklik gösteren tek risk faktörü kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterolü oldu. Kontrol grubundaki kadınlarda kötü kolesterol daha yüksek çıktı ama yine de kalp krizi riskini değiştirecek oranda fark bulunmadı.
Karşı görüşler de var Sonuçlara karşı görüşler de var. Stanford Önleyici Araştırmalar Merkezi'nden Prof. Marcia Stefanick, "Sadece düşük yağlı yiyeceklere geçmenin kadınlara getireceği fazladan bir sağlık faydası yoktur ama beslenmenizde hangi tip yağların olduğu önemlidir" iddiasında. Geçtiğimiz yıllarda da çok miktarda lifli gıda yemenin kolon kanserinden koruyacağı, bazı vitaminlerin kanseri önlediği yolunda kimi bilgilerin yanlışlığı ortaya çıkmıştı. Harvard Tıp Okulu'ndan Peter Libby de bu konuya açıklık getirerek, "Ne kadar yediğiniz değil, ne yediğiniz önemli diyen hiçbir formülün sizi etkilemesine izin vermeyin" diyor. (Independent)

Sağlıksız yalanlar tescilli....

'Sağlıksız' yalanlar...

12/04/2006http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=184104
alınmıştır.

AA - ANKARA - İlaç firmaları çok satmak için yalan söylüyormuş! Public Library of Science Medicine, 'hastalık tacirlerinin' kâr artırmak için hiç yoktan hastalık yaratıp önemsiz sorunları abarttığını açıkladı. Avustralya'daki Newcastle Üniversitesi araştırmacıları, 'normal' bir durum olan menopozun rahatsızlık gibi tanımlanıp tıbbileştirildiğini, yüksek kolesterol, kemik erimesi gibi risk faktörlerininse 'hastalık' gibi sunulduğunu söyleyerek doktor ve hastaları uyardı.

Yağlar zayıflatır!....Şimdilik omega 3 yağı....



Her yağ şişmanlatmaz Omega 3 zayıflatır


Günlük tükettiğiniz yağ şişmanlatmaz, aksine zayıflatır. Ama doğru yağı tüketmeyi bilirseniz. Omega 3 yağı fazla alındığında vücuttaki yağları yakıyor.
Siz hâlâ tükettiğiniz her yağın şişmanlatacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz... Çünkü, Omega 3 yağ asidi vücudunuzdaki yağı yakıyor. Omega 6 ile birlikte kullanıldığında başta şişmanlık ve buna bağlı hastalıklar olmak üzere bin bir derde deva oluyor. Hücreleri yeniliyor, kanser ve kalp -damar hastalığı riskini düşürüyor. Kolesterol ve diyabet hastalarına da tavsiye ediliyor. Ancak bu yağ asitlerinin en büyük dezavantajı vücut tarafından üretilememesi. Dışarıdan alınması gerekiyor. Öte yandan, Omega 3'ün balıklardan alınması da doğru değil. Dünyaca ünlü Kanadalı Beslenme Uzmanı Dr. Udo Erasmus'a göre, balık yağının içinde bulunan Omega 3, yağın işlenmesi sırasında bozuluyor. Dolayısıyla siz Omega 3 ile birlikte, işlenmenin getirdiği olumsuzlukları da vücudunuza alıyorsunuz. Peki, vücuda faydası saymakla bitmeyen bu yağı nereden alacaksınız?.. İşte cevabı...

TAMAMEN BİTKİ KARIŞIMI
Beslenme Uzmanı Dr. Erasmus'un geliştirdiği, başta Amerika, Kanada, İrlanda, Norveç, İsveç olmak üzere 50 ülkede kabul edilen bitkisel yağ, Türkiye pazarına girmeye hazırlanıyor. Bu yağın en önemli özelliği ise Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri yönünden zengin olması. Yağ, keten tohumu yağı, ayçiçek yağı, susam yağı, bir çeşit çiçek yağı (evening promess), Hindistan cevizi yağı, pirinç bakterisi ve yulaf bakterisi yağları, lesitin ve vitamin içeriyor. Bitkisel olduğu için işlenme sırasında içeriğindeki Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri bozulmuyor.


ÖĞRENMEYE YARDIMCI
Dr. Erasmus, 'Udo's Oil 3.6.9' adıyla dünya pazarına giren yağ üzerinde yapılan araştırmaların sonuçlarını şöyle açıklıyor: "Hücreleri tazeleyerek, kanser gibi hastalıkların önüne geçilmesine yardımcı oluyor. Diyabet, kalp ve damar hastalığı riskini düşürüyor. Kemikleri kuvvetlendiriyor. Akne ve egzama gibi deri problemlerinin iyileştirilmesine yardımcı oluyor. Saçları ve tırnakları güçlendiriyor. Omega 3 ve 6 yönünden zengin yağ, hem annenin beynine hem de anne karnındaki bebeğin beyin gelişimine faydalı. IQ gelişimini destekliyor. Öğrenme bozukluklarında da tavsiye ediliyor. Cildi içten besleyerek güzelleşmesine yardımcı oluyor.”

Neslihan SÖZEN /İSTANBUL