24 Temmuz 2007 Salı

Kolesterol ilaçlarını çöpe atın

24 Temmuz 2007 http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=28616

Kolesterol ilaçlarınızı çöpe atın!
Kolesterol ilaçları kalp hastalığını önlemiyor; yaşam süresini uzatmıyor. Kısacası, bu haplar boşuna içiliyor. Hatta, ölümcül yan etkileriyle vücuda ciddi zararlar veriyor. Shane Ellison, dilimize “Bir Masalmış Kolesterol” ismiyle çevrilen kitabında bu ilaçların gerçek yüzünü gösteriyor.

Yazar, statinler veya fibratlar adıyla anılan kolesterol düşürücü ilaçların kalp hastalıklarını veya erken ölümleri önlemediğini aşağıdaki satırlarıyla ispatlıyor.

Statinler işe yarıyor mu?
Yüksek maaşlı uşaklar kolesterol düşürücü ilaçları “yeni aspirin” olarak nitelendiriyorlar. Barron’s kitabının yazarı Bill Alpert, aynı florür gibi, statinlerin de içme suyuna katılmasını önermektedir.
Bu çok konuşup az düşünen profesyonel işportacılara benim önerim, ahmaklıklarını tedavi etmek için ayak bileklerine tuğla bağlayarak yüzmeleridir. Suyu bu şekilde kullanmak ahmaklık için göreceli riski yüzde 100 azaltır. Tuğlalı yüzücülerin tuğlasız yüzücülere kıyasla mutlak toplam ölüm oranından bahsetmeyeceğim, zira “pek de umurlarında değil çünkü statin deneyleri göz önüne alındığında mutlak oranları ihmal etmeye hevesli oldukları görülüyor”. Belki de suçlu değiller. Belki istatistik canbazlarının yanlış bilgilendirdiği kurbanlar.
Eğer yaşamda tek bir mutlak varsa, bu da hekimlerin kalbi atan herkese statin reçete ettiğidir. Statinler yeni aspirin olmaktan uzak, ilaç endüstrisinin yeni “problem çocuğu” olmaya daha yakındır. Ancak, bunu bir hekime anlatmak, ergenlik çağındaki kızınıza hamburgerin içinde neler bulunduğunu anlatmaya benzer; ikisi de dinlemek istemeyecektir.
Statin grubu ilaçların etkinlik ve güvenliğini ölçmek için, çalışmalardaki hasta grubuna bakabiliriz: orta yaşlı beyaz erkekler veya başka bir deyişle aptal beyaz erkekler (bir ilaç deneyi için GÖNÜLLÜ olmayı ister miydiniz?).
Statinlerin etkinliğini ölçmek için göreceli riskten ziyade, toplam ölüm oranında mutlak risk azalmasına bakılırsa, statin deneylerinin, erken ölümleri önlemede etkin olmadığı görülecektir. Mutlak değere bakmak aynı zamanda bu ilaçlarla düşürülen kolesterolün kalp hastalığının sebepleriyle ilişkili olmadığını da kanıtlayacaktır.
Mesela örnek olarak Crestor (rosuvastatin)’u alın. Crestor kolesterol düzeyini düşürür, ancak herhangi bir etkinlik gösterememiştir. Zira, kullananların mutlak ölüm oranında yüzde 0 azalma sağlamıştır.
Diğer statin deneyleri de aynı eğilimi gösterir. Prof. Dr. Joel Kauffman, öğrencilerine WOSCOPS deneyi boyunca, 5 yıl süreyle Pravachol (pravastatin) kullananlarda mutlak toplam ölüm oranında sadece yüzde 0.9 azalma olduğunu anlatmaktadır. Oysa Pravachol ilacının tacirleri toplam ölüm oranında yüzde 22’lik azalma olduğunun çığırtkanlığını yapmaktadırlar.
Birçok kişi Pravachol’ün erken ölümü önlemediğini, sadece kalp krizi ve inmeyi önlediğini söyleyebilir. Bu yanlıştır. Kalp krizi ve inme göz önüne alındığında, PROSPER deneyinde Pravachol’ün daha önceden kalp damar hastalığı belirtisi göstermeyenlerde kalp krizi ve inmede azalma sağlamadığı (birincil koruma olarak adlandırılır13); hastalık belirtisi bulunanlarda yüzde 4.3 mutlak risk azalması sağladığı (ikincil koruma olarak adlandırılır14) görülmüştür.
LIPID adıyla bilinen statin deneyinde de benzer sonuçlar alınmıştır. İsminin açılımı “İskemik Kalp Hastalığında Pravachol ile Uzun Süreli Müdahale” olan LIPID çalışmasında, toplam ölüm oranında mutlak yüzde 3.1’lik basit bir azalma görülmüştür. Buna rağmen Pravachol tacirleri, ilacın çığırtkanlığını toplam ölüm için göreceli risk azalması oranını kullanarak, yüzde 21 rakamını telaffuz ederek yaptılar.
En iyi niyetli statin deneylerinden olan ve raporlaması etik görünen HPS (Kalp Koruma Çalışması)’de Zocor (simvastatin) kullananlarda toplam ölümde mutlak risk azalması sadece yüzde 1.8 olmuştur. Zocor ilacıyla gerçekleştirilen diğer bir deneyde, 4S çalışmasında, kullanıcılarda toplam ölümde mutlak risk azalması yüzde 3.3 olmuştur. Zocor tacirleri ise toplam ölümde göreceli risk azalması olan yüzde 29’un çığırtkanlığı yapmaktadırlar.
ASCOTT-LLA (Anglo-İskandinav Kalp Sonuçları Deneyi - Lipid Düşürme Kolu) çalışması, Lipitor (atorvastatin)’un yararlarını ortaya koymak için tasarlanmış, ancak kullanıcılarda mutlak ölüm oranında azalma yüzde 0 olmuştur. Kalp krizi ve inmedeki mutlak risk azalmasına bakıldığında, Lipitor 3.3 yılda yüzde 1.2’lik küçük bir azalma sağlamıştır15. Lipitor tacirleri ise bu ilacın çığırtkanlığını yaparken…. canları nasıl istediyse o şekilde pazarlamışlardır.
Lipitor reklâmları en dürüstlerinden sayılır. İlanların arkasında küçük (gerçekten küçük) harflerle basılan yazıda Lipitor’un “Kalp hastalığını önlediği kanıtlanmamıştır” ibaresi bulunmaktadır. Yanlış duymadınız, gerçekten böyle16.
Weston A. Price Vakfı’nın himayesinde, Pfizer’in Lipitor ilanlarında yer alan küçük harflerle basılı ifade. Son cümleye dikkat edin
Önemli bilgi,
LIPITOR (atorvastatin kalsiyum), reçeteyle satılan, kolesterolü düşürmek amacıyla diyetin yanı sıra kullanılan bir ilaçtır. LIPITOR herkes için uygun değildir; karaciğer hastalığı bulunan veya muhtemel karaciğer problemleri olanlar, emzirenler, gebeler veya gebe kalma olasılığı olanlar kullanmamalıdır. Lipitor’un kalp hastalığını veya kalp krizini önlediği kanıtlanmamıştır.
Lipitor’un etkisizliğini gösteren en son statin deneyi Pfizer tarafından finanse edilen TNT’dir. Çalışmada, düşük doz Lipitor alanlarda ortalama LDL-kolesterol düzeylerinin 101 mg/dL’ye, yüksek doz alanlarda ise 77 mg/dL’ye düştüğü görülmüştür. Ortalama 4.9 yıllık takip süresi sonunda, toplam ölüm oranında mutlak risk azalması yüzde 0’dır17. Ne düşük doz ne de yüksek doz grubunda erken ölümler önlenememiştir! Lipitor tacirleri bu gerçeği görmezden gelerek koroner vakalarda göreceli riskte yüzde 20 azalma görüldüğünün yaygarasını yapmaktadırlar. Ayrıca, yüksek doz (80 mg/dL) Lipitor kullananlarda göreceli ölüm riskinin yüzde 40 arttığını gizlemektedirler18.
Bu aldatıcı istatistiklerin şifresini çözemeyen itaatkâr medya, LDL-kolesterolü kastederek “düşük seviye daha iyidir” sloganının çığırtkanlığını yapmaktadır. Mutlak ölüm oranını azaltmadaki yetersizliğe resmi cevap, ilaç endüstrisinin beslediği araştırmacıların düşünme tembelliğini göstermesi açısından çarpıcı bir örnektir:
“Ölüm oranının kanıtlandığı, LDL düzeyini düşürmenin toplam ölüm oranını düşürdüğü varsayımını yapmak zorundayız”.-Dr. John La Rosa, TNT çalışmasının baş araştırmacısı
Statin ilaç çalışmaları bir araya geldiğinde statin kullanımının herhangi bir yarar sağlamadığı gösterilmiştir. Therapeutic Initiatives araştırmacıları, PROSPER, ALLHAT-LLT, ASCOT-LLA, AFCAPS ve WOSCOPS olmak üzere 5 büyük statin deneyinin meta-analizini19 yapmışlardır. Bu çalışmalardan derlenen veri havuzunda, kalp damar hastalığı bulgusu olmayanlarda statinlerin toplam ölümde yüzde 0.3’lük mutlak risk azalması sağladığı (birincil koruma)20 görülmüştür. Kalp krizi veya inmeyi önleme açısından, 5 çalışmanın verileri statinlerin bu hastalıkları sadece yüzde 1.4 oranında önlediğini göstermiştir.
LIPS, PROSPER, GREASE ve HPS’yi kullanarak yapılan meta-analizde, kalp damar hastalığı bulgusu görülenlerde statin kullanımının toplam ölümde yüzde 1.8 mutlak risk azalması sağladığı (ikincil koruma) görülmüştür.
Statin ilaç çalışmalarının kanıtladığı tek şey, statinlerin HMG-CoA Redüktaz adı verilen bir enzimi engelleyerek kolesterolü düşürdükleridir. Ancak, bu ilaçlar kolesterolü ne kadar düşürürse düşürsün, bu etkinin kalp hastalığı, kalp krizi veya inme sebepli erken ölümleri önlemede herhangi bir faydası olduğunu gösteremediler.
Bazı uzmanlar, bazı deneylerde elde edilen, toplam ölüm mutlak risk oranında yüzde 3-4 azalmanın dahi anlamlı olduğunu söyleyerek itiraz edeceklerdir. İlaçların tehlikeli yan etkilerini ve düşük kolesterolün zararlarını göz önüne aldığınızda, kafalarını çalıştırmaya zahmet etmemiş olduklarını göreceksiniz.
Bilimsel açıdan, neden yüzde 3-4’lük bir azalma olduğunu sormak önemlidir. Daha sonraki araştırmalara göre, statinlerin anti-inflamatuar etkilerine bağlı olarak (kalp hastalığı da inflamatuar bir hastalıktır) küçük bir yarar sağladığını görüyoruz 21. Neyse ki, aynı yarar olumsuz yan etkileri olmayan veya pahalı etiketler taşımayan doğal kaynaklar kullanıldığında da elde ediliyor. Anti-inflamatuar besinlerden bazıları balık yağı (özellikle EPA yağ asidi), alfa lipoik asit, yeşil çay, zencefil ve yüzde 95 üzüm çekirdeği ekstresidir (proantosiyanidin sağlar).
Anti-inflamatuar besinleri kapsül şeklinden ziyade gıdalardan almanız daha uygun olur. Takviye hapı kullanmak iyi beslenmenin yerini tutamaz. Ne var ki, bazen yaşam biçimleri iyi beslenmeye imkan tanımıyor.
Takviye hapı kullanmanın besinlerle karşılaştırıldığında tek bir üstünlüğü var gibi görünüyor. Kapsül halindeki besin desteklerinin biyoyararlanımları (ağız yoluyla alınan besinin kana geçme düzeyi) bazen besin kaynağına göre artmış olabiliyor. Bu durum yeşil çay ve üzüm çekirdeği ekstresinde bulunan “flavonoller” için gösterilmiştir22. Klinik Beslenme Dergisi’nde “çay polifenolleri kapsül şeklinde alındığında, flavonol emiliminin arttığı ve çay polifenollerinin siyah çay veya yeşil çay şeklinde tüketilmesi ile karşılaştırıldığında, plazma antioksidan aktivitesinde küçük ama anlamlı bir artışa yol açtığı” vurgulanmaktadır.”
Referanslar:
13. Therapeutics Initiative. Evidence Based Drug Therapy. Statins Benefit for Secondary Prevention Confirmed. What is the optimal dosing strategy? Therapeutics Letter. July-September 2003. The University of British Columbia. http://www.ti.ubc.ca/.14. Therapeutics Initiative. Evidence Based Drug Therapy. Do Statins Have a Role in Primary Prevention? Therapeutics Letter. April-May-June 2003. http://www.ti.ubc.ca/. 11. Therapeutic Initiative. “Evidence Based Drug Therapy. Statins benefit for secondary prevention confirmed”. Therapeutics Letter. July-September 2003.15. Kauffman, JM. Bias in Recent Papers on Diets and Drugs in Peer-Reviewed Medical Journals. Journal of the American Physicians and Surgeons. 2004; 9(1).16. Courtesy of Mary Enig of Weston A. Price foundation.17. Toplam ölüm oranı düşük doz atorvastatin grubundayüzde 5.6, yüksek doz atorvastatin grubunda yüzde 5.7 idi. 18. O’Riordan M. Treating to New Targets: A new era in the treatment of established coronary heart disease. TheHeart.org, 9 Mar 2005. Düşük doz grubundakilerin yüzde 2.5’inin, yüksek doz grubundakilerin ise yüzde 2’inin koroner nedenlerle öldüğüne, bunun da röltif riskte yüzde 20 azalmayı gösterdiğine dikkat ediniz.19. Araştırmacıların, çeşitli istatistiksel hataları düzeltmesine ve iki değişken arasındaki gerçek ilişkiyi hesaplamak için çalışmalardaki sonuçların biraraya toplanmasını sağlayan bir istatistik yöntemi.20. Therapeutics Initiative. “Evidence Based Drug Therapy. Do Statins Have a Role in Primary Prevention?” April-May-June 2003. The University of British Columbia. http://www.ti.ubc.ca/. 21. American Heart Association. Inflammation, Heart Disease and Stroke: The Role of C-Reactive Protein. http://www.americanheart.org/. Accessed August 15, 2002. miyao Matsubara, Katsuhiko Namioka and Shinji Katayose. Decreased plasma adiponectin concentrations in women with low-grade C-reactive protein elevation. European Journal of Endocrinology (2003) 148 657-662. Libby P et al. Inflammation and atherosclerosis. Circulation 2002; 105:1135.22. American Journal of Clinical Nutrition. Vol 80, no 6, pp1558-1564. http://www.nutraingredients.com/news/ng.asp?id=56712.
iyibilgi