Sağlık Bakanlığı, özellikle çocuklardaki ‘genetik
kolesterol yüksekliği’ olgusunda
ilaç (statin) kullanımını tümüyle yasaklamalı,
genetik kolesterol yüksekliğinde karaciğer naklini
mutlaka zorunlu hale getirmelidir.
Genetik kolesterol yüksekliğinde gizlenen gerçekler
Genetik (ailesel) kolesterol yüksekliğinde ‘Sebep-Sonuç’ ilişkilerini gerçek anlamda kavrayan beyinler, hiçbir zaman kolesterol düşürücü ilaç (statin) kullanmaya cesaret edemezler! Fakat hala bu ilacı kullananlar-kullandıranlar olduğuna göre bir tarafta çok ciddi bir mantık sorunu var demektir.
İnsanların kafalarında sözde bilimsel ‘kavram kargaşaları’ oluştuğunda, uyanık ilaç şirketleri bunu acımasızca kullanır. Şimdi çocuklara da kolesterol ilacı kullandırabilmek, cirolarını daha fazla yükseltebilmek için janjanlı sakız gibi çiğnenebilen şekerli kolesterol ilaçları (statin) (1)yapmak için patent aldılar. Sonuç olarak, insanları kolesterol ilaçları konusunda aptal yerine koyan ilaç şirketlerinin kazandıkları para yetmedi, çocuklarımızı da şekerin içine karıştırılmış ilaçlarla (2) kandırmak için harekete geçtiler.
Bütün bilim insanları, kandaki kolesterol yüksekliğine yönlendirilmiş durumda. Tam bir tavşan kaç, tazı tut oyunu. Kandaki kolesterol yükseldiği anda, eş zamanlı olarak hücre içinde neler olup bittiği ile uzmanlar dahil kimse ilgilenmiyor. İlaç şirketleri, hücre içinde kolesterol ve steroid oluşumunu engelleyen statin ilaçlarının kullanımında, hücresel kolesterol ve steroid eksikliği nedeniyle (3) çocuklarda oluşacak bin bir çeşit hastalığı elbette düşünmez. İlaç şirketleri ve onların destekçileri çocuklardaki steroid hormon düzensizliğini, kemik gelişimini, kas gelişim bozukluklarını, beyinleri minimum çalışan veya beyinleri hiç çalışmayan nesiller ortaya çıkaracaklarının farkında bile değiller, çocukların ve insanların beyin yapıları (4) onları hiç ilgilendirmiyor.
Çocuklarda genetik (ailesel) kolesterol yüksekliğinde, Amerikan Pediatri Derneği’ne göre de bu ilaçlar (5) kullanılmalıymış!
Büyüklere yaptınız, hiç olmazsa çocuklarımıza bu kötülüğü yapmayın!
Önce, gerçekten genetik kolesterol yüksekliğinin ne olduğunu anlayın!
İlaç şirketleri ve sözde bazı diplomalı uzmanlar, genetik kolesterol yüksekliğinin üretim değil, kanda birikim olduğunu anlayın, genetik kolesterol yüksekliğinde ‘fazla hücresel kolesterol üretimi’ diye bir şey yok, kafadan uydurmayın! Sadece bu da değil; kanda kolesterol yükseldiği anda ortaya çıkan hücre içindeki kolesterol ve steroid eksikliğini göremeyecek kadar saf olmayın, bir de ayrıca kolesterol düşürücü ilaç kullanacak kadar ‘mantıksız’ bir yola sapmayın!...
Kafalarını kuma gömmek, gerçeği yok saymaya çalışmak…
İşte size vahşi kapitalizm ve magandalık…
Her yerde magandalık…
Bazen rasgele sağa sola sıkılan tabancada, bazen trafikte, bazen de bilimde; nerede olduğu fark etmez magandalık her yerde magandalıktır...
Trafik magandaları malum, hani ehliyetlerini alınca kendilerini yolların kralı olarak görüp, hemen kocaman bir at gözlüğü takar, kırmızı ışık, yeşil ışık, yol işareti, yaya, kanun, kural, mantık, felsefe ve akıl gibi kavramları hatırlamazlar, doğrularından günden güne uzaklaştıkça uzaklaşır, hani direksiyon başında canavarlaşırlar, az çok vardır sağda solda bilirsiniz…
Bu tipler hatalarını, ancak büyük kaza yaptıktan sonra anlayacak kadar kendilerini zeki olarak görürler ki, aslında bu zekanın değil başka bir şeyin tanımıdır!...
Bir de bilimin magandaları vardır, ehliyet alanları farklı da olsa da, davranışlar trafik magandalarımızla büyük bir benzerlik gösterir!
Bizim, hepimizin genetik (ailesel) kolesterol yüksekliği anlayışımızda da biraz magandalık vardır. Bazı zekalar, hücre içi kolesterol ve kan kolesterolünün farkını anlama yeteneğinden yoksun olduğunda kolesterol düşürücü ilaçları (statinleri) elbette baş tacı yapabilirler. Bu işin mantığı bellidir; onların düşüncesine göre kandaki kolesterol yüksekliği, karaciğer hücrelerinin fazla ve aşırı kolesterol üretmesiyle ilgilidir. Kandaki yüksek kolesterolün oluşma nedenini, hücre içi kolesterol sentezinin (yapımı) artması olarak tanımlar, tedavi yöntemlerini ona göre geliştirir ve yapılabilecek en büyük hatayı yaparlar…
Elbette bu ilaç şirketlerinde ve bilimdeki maganda grubun başka ortak özellikleri de vardır.
Kırmızı etin, sütün, yumurtanın, yağlı besinlerin kan kolesterolünü yükselttiğini sanacak kadar beyinleri uyuşturulmuştur; bu konuda benim gibi meslekten olmayanları (6)hiç takmadıkları gibi kendi meslektaşlarının uyarıları (7) hiç önemli değildir onlar için, sağa sola bakmadan dümdüz bir mantıkla ilerlemeye çalışırlar: Bu konuda deney ve gözlem yapmaktan özenle kaçınırlar, deney yapmak yerine sadece ‘laf yapmayı’ tercih ederler. Her türlü düşünceyi aşağılar ve küçümserler. Bilimin tek hakiminin kendileri olduğunu iddia ederler, tıpkı yollarda,yolların tek hakiminin kendileri olduğunu sananlar gibi…
Kolesterol düşürücü (statinlerle) ilaçlarla hücre içinde kolesterol ve steroid yapımını engelleyince, her şeyin güllük gülistanlık olacağını düşünebilecek kadar aşırı kızgın ve tuhaf romantiktirler. Kolesterol düşürücü ilaçların (statinlerin) karaciğer hücreleri dahil, bir çok hücreyi öldürdüğünü, karaciğerde hücreler öldüğü için kolesterol düzeyinin düşük göründüğünü anlamak ve görmek istemezler. Yani işlerine gelmeyen noktada, kör numarası yapmanın yanında ayrıca şaşı numarası da yaparlar!...
Siz nerenizi yırtarsanız yırtın: Anlatamazsınız!
Çocuklarda kolesterol ilacı kullanacakmış, yazık!
Peki, bu durumdan kim sorumlu?
İlaç şirketleri mi, yoksa ilaç şirketlerine teslim olanlar mı?
Kendilerini ‘muhteşem ve dayanılmaz’ bilim adamı görenler, sağda solda nutuk atan beylerin, hücresel steroid eksikliği olayının ciddiyetini henüz tam olarak kavrayamamış olması bilim adına gerçekten üzücü, umarım gelecekteki bir gün ‘hücresel steroid ve kolesterol eksikliği’ni kavrarlar…
Genetik (ailesel) kolesterol yüksekliği konusu önemli.
Çünkü, genetik (ailesel) kolesterol yüksekliği bahane edilerek çocuklara ilaç (statin) vermeye çalışanlar var ve bu konuda daha çok çalışacaklar.
Genetik (ailesel) kolesterol yüksekliği konusunda, kolesterol düşürücülere (statin ilaçlarına) kurban gitmemek için, bazı ünvanlı akademisyen ve doktorlarımızın bilmediği-bilmek istemediği fakat sizlerin okuyucu bilmeniz gereken önemli noktalar şunlardır:
1.Genetik (ailesel) kolesterol yüksekliğinde, hata tümüyle karaciğerdedir, karaciğer hücreleri kandaki kolesterolü geriye alamazlar. Bu kanda kolesterolün (ve partiküllerin) mecburen ve sürekli birikmesi demektir. Yani kolesterol yüksekliği aslında tümüyle göreceli bir yüksekliktir ve bu yüksekliğin hücresel kolesterol üretimiyle bir ilişkisi yoktur. Genetik kolesterol yüksekliği, fazla kolesterol üretimi değildir anlayacağınız! Genetik kolesterol yüksekliğinde, karaciğerdeki kolesterol üretimi değil, kandaki kolesterol birikimi ön plandadır. Doktorların çoğu bunu size söyleyemez.
2. Hücresel üretim ve kanda birikim birbirinden çok farklı olaylardır, fakat bilim bu farkı anlamamakta ısrar etmekte, üretim ve birikim arasındaki farkı anlamak yerine kafasını kuma gömmeyi tercih etmektedir.
3. Herhangi bir biyokimyasal yüksekliğin hücresel üretim ya da zorunlu birikim nedeniyle ortaya çıkmış olması, insanlara uygulanan tedavi yöntemleriyle birebir ilişkilidir.
4. Genetik (ailesel) kolesterol yüksekliği konusunu insanlarımıza fazla hücresel kolesterol üretimi olarak anlatanlar veya öyle anlayanlar (kusuruma bakmasınlar) tam bir bilim magandasıdır.
5. Hücre içinde fazla kolesterol sentezine (yapımına) bağlı bir yükseklik varsa kolesterol sentezini durduran ilaç (statin) kullanabilirsiniz. Fakat hücre içinde fazla kolesterol sentezine (yapımına) bağlı olmayan bir nedenle kanda yükselen kolesterolü, hücre içinde (statinle) engelleyemezsiniz, bu bilim dışı olmaktır.
6. Genetik kolesterol yüksekliği, genel anlamda karaciğer hücrelerindeki ‘kolesterol ve partikül toplayıcılarının (LDL-reseptörlerinin) iyi çalışmadığını gösterdiği için gerçekten önemlidir. İki sorun ortaya çıkar: Kanda partiküller ve kolesterol birikmiştir, hücre içine geri dönemeyen partiküller (ve kolesterol) nedeniyle, hücrenin kolesterol konsantrasyonunda azalma başlamıştır.
7. Genetik (ailesel) kolesterol yüksekliği kanda ‘birikim’ nedeniyle oluşur. Bunu defalarca havuz örneği (8) ile açıklamış olsak ta bir kez daha hatırlatmakta fayda var: Havuzu dolduran ve boşaltan musluklarımızdan, havuzumuzu boşaltan musluk tıkandığı için, bizim havuzumuz taşmaktadır. Havuzun taşma nedeni havuzu dolduran muslukların çok fazla aşırı açık olması değil, havuzu boşaltan muslukların tıkalı olmasıdır. (Bu kadar basit bir anlatımı hala anlamayanlara gerçekten şaşıyorum!)
8. Genetik yüksekliklerde kanda partikül ve kolesterol birikimi oluşur. Kanda kolesterol ve partikül birikimi (yüksekliği) bir çok hastalıkla ilişkilendirilebilir. Çünkü söz konusu birikimin organizmaya mutlaka bir ağır faturası olacaktır. Fakat bu durum hücre içinde kolesterol ve steroid açığının (konsantrasyon olarak) sürekli azaldığı sonucunu değiştiremez, yaşlandığımız süre içerisinde hücre içi kolesterol konsantrasyonu ve steroidler sürekli zaten azalmaktadır.
9. Kanda kolesterol yüksek olsa da, hücre içinde bütün hormonlar ve steroid kökenli yapılar (D vitamini vs) sürekli azalmasının nedenini anlamayan bilim adamları yeni paradigma ile bunu gerçekleştirebilirler: Kandaki kolesterol konsantrasyonu ve hücre içi kolesterol konsantrasyonu birbiriyle ters orantılıdır.
10. Genetik (ailesel) kolesterol yüksekliği, hücre içinde fazla kolesterol üretimi ile ilişkili olmadığı için, hücre içinde kolesterol yapımını durduran ilaç kullanımı (statin) zaten akıl ve mantık dışıdır, böyle bir durumda statinleri (yani hücre içinde kolesterol yapımını durduran ilaçları) savunmak anlamsız ve saçmadır.
11. Genetik kolesterol yüksekliği üzerine çalışan kişiler, hücre içi kolesterol konsantrasyonu (miktarı) ve enzim aktivasyonu kavramlarını birbirine karıştırmıştır. Hücre içinde enzim aktivasyonunun fazla olmasını (anlamsız bir şekilde) kandaki kolesterol yüksekliğine bağlamışlardır ki, bu da maalesef bilimin en akıl almaz magandalığıdır. Çünkü hücre içi kolesterol ve steroid konsantrasyonu hücre açısından yeterli olana dek genler ve enzimler mutlaka çalışmak zorundadır. Hücre açısından önemli olan enzim aktivasyonu değil, son ürün yani kolesterol ve steroidlerin hücre için yeterli olup (9)olmamasıdır.
12. Genetik (ailesel) kolesterol yüksekliği kavramında kolesterol sentezleyen enzim aktivasyonlarının artması, hücre içinde kolesterolün konsantrasyon olarak arttığını göstermez, tam tersine hücre içi kolesterol ve steroidlerin yetersiz olduğunu gösterir.
13. Bu nedenle hücre kana verilmek için partikül oluşturduğunda, partiküllerdeki kolesterol ve çeşitli yağ asitleri eksik olabilir (small LDL). Söz konusu küçük partiküller de LDL reseptörlerince (10)tanınmazlar.
14. Genetik kolesterol yüksekliği, hücre içinde değil, kanda ortaya çıkan bir genel durum tespitinden, kanda oluşan partikül birikimi gösterdiği için (LDL birikimi) değerlidir, başka bir anlam taşımaz.
15. Genetik kolesterol yüksekliğinde bu nedenle tek tutarlı ve gerçekçi çözüm karaciğer naklidir. İlaçlar (statinler), kanda kolesterol düzeyini düşürse bile gerçekte hiç bir işe yaramaz.
16. Statin ilaçları hücre içi steroid ve kolesterol sentezi imkansızlaştırarak, dolayısıyla metabolizmayı bozarak hücreyi öldürür. Genetik kolesterol yüksekliğinde, statinlerin işe yaradığını söyleyenler de, (kusura bakmasınlar) bizce büyük bir yanılgı içindedirler. Bu nedenle özellikle çocuklarda ortaya çıkan, kanda belirlenen genetik (ailesel) kolesterol yüksekliklerinde karaciğer nakli, Sağlık Bakanlığı’nca zorunlu hale getirilmeli, varsa çeşitli yöntemlerle karaciğer nakli imkanı sonuna kadar kullanılmalı, tüm sağlık harcamaları yine Sağlık Bakanlığı’nca karşılanmalıdır.
17. Uzmanlar, kolesterol ve steroidlerin yaşamsal önemini, özellikle çocuk gelişimindeki önemini unutmamalı, genetik kolesterol yüksekliğinde statin ilaçları değil ‘karaciğer nakli’ ön plana alınmalı, organ nakli önemsenmeli, bu konuda insanlar cesaretlendirilmelidir.
18. Çocuklarda kolesterol yükseldiğinde statin kullanmak saçmadır. Fakat bu durumu göremeyen, hücre içi steroid metabolizmasıyla, kan kolesterol düzeyinin zıtlığını anlamayan bazı araştırmacıların durumu daha da saçmadır!
Çocukları lolipopla, sakızla, şekerle kandırmaya çalışan (11)ve kendilerini çok akıllı sanan uyanık ilaç tüccarlarını, ilerleyen bir zamanda isminden ve kendinden utanacaklarla birlikte bilimin karanlık sayfalarına havale ediyorum…
Son söze gelince!
Son sözü de zamana bırakıyorum…
Mevlüt Durmuş
01 Kasım 2010
www.kolesterolmasallar.blogspot.com
KAYNAK VE DİPNOTLAR
2. http://www.advancezine.com/advance/2010/7/6/pfizer-gets-eu-approval-for-kids-cholesterol-drug.html
3. http://beslenmebulteni.com/besin/index.php?option=com_content&view=article&id=275:huecre-ici-kolesteroluenuezuen-eksik-olabileceini-hic-dueuenduenuez-mue-&catid=77:kolestrol&Itemid=420
4. http://beslenmebulteni.com/besin/index.php?option=com_content&task=view&id=137&Itemid=73
5. http://www.ahmetrasimkucukusta.com/2010/02/12/yazilar/elestirel-yazilar/ilaclar/bizim-oglan-da-kolesterol-hapi-iciyor-amcasi/
6. Mevlüt Durmuş (2009). Kolesterol ve Akıl Oyunları. Hayykitap. İstanbul.
7. Prof.Dr. Ahmet Aydın (2009). Taş Devri Diyeti. Hayykitap. İstanbul
8. http://kolesterolmasallar.blogspot.com/2008/10/bilimin-lgn-yanlgs-karacier-fazla.html
9. Mevlüt Durmuş (2007). Manifesto Çarmıha Gerilen Molekül ve Modern Bilimin Kolesterol Masalları. Platin Yayınları. Ankara.
10. Mevlüt Durmuş (2003). Kolesteroldeki Kaos. Nobel Yayın. Ankara
11. http://www.naturalnews.com/030213_cholesterol_drugs_children.html