14 Şubat 2011 Pazartesi

HÜCRE İÇİ KOLESTEROL AZALDIĞI İÇİN Mİ YAŞLANIYORUZ?


Hücre içi kolesterol eksikliği

bilim insanlarınca kavrandığında,

yaşlanma teorileri ve yaşlanma

konusu daha iyi anlaşılacaktır.

Mevlüt Durmuş




HÜCRE İÇİ KOLESTEROL AZALDIĞI İÇİN Mİ YAŞLANIYORUZ?

Bazı üniversiteler, doktorlar ve araştırmacılar çok iyi görseler de, maalesef şimdilik çoğunluğu oluşturan bazıları eskimiş kolesterol teorisinde ortaya çıkan değişimi görmüyor veya görmemek için kör, duymamak için sağır taklidi yapıyor.

Kolesterolün organizmamız için hayati bir öneme sahip olmasının nedeni sadece hücre zarında bulunmak zorunda olması değil, aynı zamanda organizmadaki bütün steroid metabolizmasının tam merkezinde, tam göbeğinde yer alması olduğunu unutuyorlar. Yani kolesterol yoksa hiçbir steroid metabolizması çalışmaz ve steroid hormonlar (erkeklik, dişilik vs) üretilemez…

Yurtdışı araştırmaları da aslında yurt içinden pek farklı sayılmaz, bazı araştırmacılar reel gerçeklik ile aynadaki gerçekliği karıştırıp, kan kolesterolünü yükselten genetik nedenler üzerine saçma sapan araştırmalar yapıp, hücre içinde aşırı moleküler senteze bağlı kolesterolü yükselten yepyeni genler bulduklarını iddia edebiliyorlar ki, bu gerçekten komik (1). Bu durum sadece yetenekli insanların fark edebileceği basit bir illüzyon. Söz konusu lipoprotein metabolizmasında yer alan genler sadece hücre içinde eksik olan steroid miktarını arttırabilmek için bütün gücüyle çalışıyorlar o kadar. Fakat genetik araştırmacılarımız hücre içi kolesterol konsantrasyonu kavramını bilmediği için, hücre içi gen ve protein aktivasyonunu doğrudan kandaki kolesterol yüksekliği ile ilişkilendiriyorlar ki, bu mantık sorunu uzun yıllar devam edecek gibi görünüyor!..

Genetikçi dostlar, hücre içindeki genlerin öncelikli temel işlevinin, hücre içi kolesterol miktarını düzenlemek olduğunu unutuyorlar. Hücre içi kolesterol konsantrasyonu ve kan kolesterolü konsantrasyonu birbirinden çok farklı nedenlerle ortaya çıkıyor. Genetik bilimi, hücre içi kolesterol ve steroid düzeyi ile ilgilenseydi sorun çoktan çözülmüştü. Çünkü hücre içi kolesterol (ve steroid) miktarının düzenlenmesinde gerçekten genetik faktörler etkili, fakat kandaki kolesterol yüksekliğinde durum biraz değişiyor ve farklılaşıyor!








Hücre içinde kolesterol ve steroidler



Gerçekte, hücre içinde steroid ve kolesterol miktarı yeterli olduğunda, zaten söz konusu kolesterol (ve steroid) üreten genlerin çalışması zaten teorik açıdan mümkün değil, bu durum bile tek başına hücre içi kolesterol ve steroid eksikliğini gösterir, tabii görmek isteyene!...

Kandaki kolesterol yüksekliği sizi kandırmasın, söz konusu yüksekliğin mekanizması çok farklı: Yani söz konusu kolesterol üreten genler aktif olmasına ve çok çalışmasına rağmen hücre içi kolesterol miktarını arttıramıyorlar[2], kolesterol miktarını hücre için yeterli düzeye getiremiyorlar aslında bu nedenle sürekli aktif görünüyorlar.

Kanda kolesterol neden yükseliyor’ sorusunun cevabı, ‘hücre içinde çok fazla kolesterol üretiliyor’ veya ‘genler ve enzimler çok aşırı çalışıyorlar’ değil anlayacağınız[3]. Hala bazı hekimlerimiz yapıyor olsa da, hücre içinde aşırı sentezle kolesterolün yükseldiğini iddia etmek bence son derece saçma. Hücre içinde çok fazla kolesterol üretildiği için kanda kolesterol artmıyor, hücreler tarafından üretilip (partiküllerle, parçacıklarla) kana verilen kolesterol, hücre içine geri dönemeyip kanda kaldığı için kolesterol (göreceli olarak) yüksek görülüyor, oysa hücre içinde geri dönemeyen partiküller nedeniyle (LDL) hücre içinde kolesterol aslında eksik ve genler bu nedenle, hücre içindeki eksikliği kapatmak için aktif olmak zorunda. Yani genler aşırı senteze yönlenmiş olsa da, bu hücre için kolesterol yeterli olmuyor zaten...

Ve sürekli bir kısırdöngüye giriyoruz!

Bazıları da kandaki yüksek kolesterolü düşürmek için hücre içinde kolesterol yapımını (statinlerle) engelleyerek insanlara yardımcı olduğunu, insanların ömrünü uzattığını, kalp krizini, ölümleri azalttığını filan düşünüyorlar ki bu da bence ayrı bir komedi! Bu kısır döngüden böyle kurtulduğunu düşünenler çöl ortasında 'serap' görüyorlar...

Kısaca, öyle ya da böyle kandaki yüksek kolesterol, hücre içindeki fazla kolesterol üretim sorunu değil, bu nedenle aklın ve mantığın gereği ilaç kullanılamaz! Tekrar hatırlatalım: Kandaki yüksek kolesterol kullanılmayan partiküllerden kaynaklanan (LDL vs) birikim sorunu. Kimsenin yanılgıya düşmesini istemem ama, üretim ve birikim kavramları arasındaki fark anlaşılmadığı sürece genetikçiler, kardiyologlar ve gerontolog dostlarım kolesterol konusunda daha çok yanılacaklar ve özür dileyecekler...

Yani şu an için birçok genetik, gerontoloji ve kardiyoloji uzmanı göremese de, kolesterol yüksekliğinin farklı bir diğer adı, hücre içi kolesterol eksikliğidir. Bu insanın biraz dikkatle çok kolay anlayabileceği çok basit bir paradokstur.

Söz konusu paradoksun görünmeyen, gösterilmeyen yüzü acı vericidir: Hücre içi kolesterol (ve elbette steroid) eksikliği, yaşlanma ve ölümle doğrudan ilişkilidir. Bunu görmek istemeyenler de mutlaka bu gerçekle bir gün yüzleşecek, fakat neyle yüzleştiğini o zaman dahi bilmeyecektir!

Oysa uzmanlarımız hücre içi kolesterol ve steroid eksikliğini biliyor fakat çok iyi bildikleri şeyin temel mekanizmasını nedense görmüyorlar. Oysa kavramak aslında çok basit, günümüz yaşlanma teorilerinden (4) bazıları zaten zamanla ortaya çıkan steroid eksikliğine dayanır: Örneğin bütün bilim adamları kolesterolden yapılmak zorunda olan DHEA (Dehydroepiandrosterone)’ın zaman içinde yaşla azaldığını çok iyi bilir(5). İşte bu nedenle yaşlandığımız süre boyunca erkeklik (testosteron) ve dişilik (östrojen) hormonlarımız, D vitamini ve bütün steroidlerimiz sürekli azalır! Fakat çoğu uzman ve araştırmacı bu durumu, yani steroid eksikliğinin hücre içi kolesterol konsantrasyonu ile bağlantısını görmez, zaman içinde hücre içinde kolesterol miktarının azaldığını[6]anlayamaz, bu nedenle de DHEA (Dehydroepiandrosterone)’unda azalmasına mantıklı bir yorum getiremez.

Daha kötüsü; siz söyleseniz de kimse dinlemez!

Çünkü bu düşünce kapitalizm ve ilaç tüccarlarının da işine gelmez, fikir ve teori bilimsel açıdan güzel olsa da ekonomik anlamda bir değeri ve ekonomik katma değeri yoktur, fikir ve düşünce kazandırsa da kimseye para kazandırmadığı için önemsizdir.

Yani modern kapitalist dünyada, düşünceleriniz ve fikirlerinizin değeri ekonomik katma değer oluşumuyla ölçülür: Birileri para kaybetmeli, birileri mutlaka para kazanmalıdır. Sistem bu şekilde işler. Bazıları köşe başlarında cebini doldurarak, bilim ve bilimsellik nutukları atmalı, size hiç utanmadan bilim felsefesi dersleri vermeye kalkmalıdır.

Kıyamet nedir, nasıldır, ne zamandır diye sormayın!

Tutku ve hırslarımızın, merak ve anlama duygumuzun önüne geçmesi…

Bence insanın, bilimin ve felsefenin kıyameti budur!





Mevlüt Durmuş

Uzm. Biyolog

KAYNAK VE DİPNOTLAR


[1] Tanya M. Teslovich et al (2010). Biological, clinical and population relevance of 95 loci for blood lipids. Nature Volume: 466, Pages: 707–713Date published: (05 August 2010) DOI: doi:10.1038/nature09270 Abst. (http://www.nature.com/nature/journal/v466/n7307/full/nature09270.html)

[2] Mevlüt Durmuş (2009). Kolesterol ve Akıl Oyunları. Hayykitap. İstanbul.

[3] http://kolesterolmasallar.blogspot.com/2010/10/genetik-kolesterol-yuksekligi-yuzyln.html

[4] http://womens-health.health-cares.net/aging-theories.php

[5]DHEA (Dehydroepiandrosterone) and anti-aging ( http://womens-health.health-cares.net/anti-aging-dhea.php )

6] http://beslenmebulteni.com/besin/index.php?option=com_content&view=article&id=275:huecre-ici-kolesteroluenuezuen-eksik-olabileceini-hic-dueuenduenuez-mue-&catid=77:kolestrol&Itemid=420

Hiç yorum yok: