31 Mayıs 2007 Perşembe

Kolesterole iftira atılmış!...


Bazı Araştırmalar Kolesterolün Ömrü Uzattığını Ortaya Koyunca Tıp Dünyası Karıştı

Kolesterole iftira atılmış!
Yeni Aktuel Sayı 99





Gıda ve ilaç sanayi her gün yeni bir kolesterol düşürücü ürün çıkarırken, bilim dünyası ikiye bölündü. Bir yanda yüksek kolesterolün kalp damar hastalıkları riskini arttırdığını iddia edenler, diğer tarafta kolesterolün yaşam için vazgeçilmez olduğunu söyleyenler...
Bu konuda iki kitabı bulunan uzman biyolog Mevlut Durmuş'a göreyse tüm kolesterol ilaçlarının bir an önce yasaklanması gerekiyor.
Gazetelerin sağlık sayfalarından check-up değerlendirmelerine kadar neredeyse tüm uzmanlar "Yüksek kolesterol, kalp ve damar hastalıklarının bir numaralı sebebidir ve en acil önlem hayvansal gıdaların kesilmesidir" dedikçe, başta yumurta ve tereyağı olmak üzere bu tür besinlerin satıldığı reyonların önünden bile korkuyla geçer olduk. Hayatları boyunca sütü kaymaksız, pirzolaları yağsız yemeyen aile büyüklerinin uzun ömürleriniyse "eski toprak" olmalarına bağladık. Ancak sağlık kontrollerinde de kolesterol düzeyleri normal çıkınca, aklımızda soru işaretleri belirmeye başladı.
Ülkemizde sık olmasa da son yıllarda dünyada bu soruları cevaplayan bilimsel araştırmalar yoğunlaşıyor. Ne var ki bu bilimsel çalışmaların sonuçları "Yüksek kolesterol kötüdür" ezberini temelden sarsacak nitelikte. Ülkemizdeyse, başta Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Ahmet Aydın ve Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta olmak üzere kimi doktorlar, kolesterolü temize çıkaran söylemleriyle dikkat çekiyor.
Son olarak "Çarmıha Gerilen Molekül: Kolesterol" isimli kitabında uzman biyolog Mevlut Durmuş, kolesterol düşürücü ilaçların tümden yasaklanması gerektiğini savunuyor. "Kolesterol vücudumuzun temel yapı taşları arasındadır ve yüksek kolesterolle kalp ve damar hastalıkları arasındaki risk bağı tamamen geçersizdir" diyen Durmuş, bu tezini şöyle açıklıyor: "Kolesterol ve diğer lipitlerin (yağlar) kan yoluyla taşınması için proteinlerle yapmış oldukları değişik bileşimlere 'lipoprotein' adı verilir ve lipoproteinlerin değişik grupları vardır. Kanda bu bileşimlerden bağımsız dolaşan tek kolesterol molekülüne bile rastlayamazsınız. Dolayısıyla, tek başına yararlı ya da zararlı kolesterolden de bahsedilemez. Bunun için kolesterolün içinde bulunduğu lipoprotein tipinden söz etmek gerekir. Günümüzdeki kolesterol değerlendirmeleriyse 'su yararlı ama içindeki hidrojen zararlı' demek kadar saçmadır."
"Kolesterol yüksekliği değil, küçük partiküller öldürür"
İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nden Prof. Dr. Vedat Sansoy ise Durmuş'un tersine, kolesterol yüksekliğinin ciddi bir risk olduğunu savunuyor. Halk arasında "kötü kolesterol" olarak bilinen LDL (düşük yoğunluklu lipoprotein) ile kalp ve damar hastalıkları arasındaki bağlantının bilimsel bir gerçek olduğunu ve istisnaların bu gerçeği değiştiremeyeceğini söyleyen Sansoy bu konuda şunları söylüyor: "LDL değerleri yüksek olduğu halde kalp ve damar rahatsızlığı olmayan uzun ömürlü örnekler bulunabilir. Ama bunlar, çoğunluk üzerinde fark yaratacak kadar fazla değildir. Yüksek LDL'nin kalp hastalıkları açısından önemli bir risk faktörü olduğunu gösteren en son olgulardan biri de Finlandiya'da yaşandı. Sabah akşam tereyağıyla beslenen Finlandiyalılar'ın kolesterol değerleri 200-300 dolayındaydı ve kalp hastalıkları görülme sıklığı da çok yüksekti. Yapılan kampanyalar neticesinde, toplum doğru beslenme bilincini kazandıkça, yani tereyağı sofralardan çekildikçe, kolesterol seviyeleri de düşmeye başladı ve sonunda kalp hastalıklarında da fark edilir bir azalma gözlendi."
Buna karşılık Mevlut Durmuş düşük kolesterol değerlerlerinin ölüm riskini arttırdığına dair araştırmalar da olduğunu belirtiyor: "Ölüm oranları ve kolesterol düzeyleri arasındaki en son araştırmalardan biri de çok yakın bir zamanda Graziona Onder ve grubu tarafından yapıldı. Araştırmacılar, 65 ve 81 yaşlarındaki 6894 hastayı, kolesterol düzeylerine göre çeşitli gruplara ayırdı ve toplam beş yıl boyunca bu grupları izledi. Sonuçta kolesterol düzeyi 160 mg/dL'nin altında olan hastaların yüzde 5.2'sinde ölüm görülürken, bu değerin 240 mg/dL ve üzerinde olduğu bireylerin sadece yüzde 1.7'si hayatını kaybetti. Yani, düşük kolesterolü olanlarda ölüm riski, yüksek kolesterollülere göre üç kat fazlaydı."Asıl sağlık problemlerinin kolesterolün hücreler tarafından sentezlenmesini sağlayan gerekli yağların yeterince alınmamasından kaynaklandığını belirten Durmuş, "Bu durumda, kolesterolün bulunduğu lipoprotein grupları yeterince büyüyemez ve hücreler tarafından yapıtaşı olarak sentezlenemez. Metabolizma söz konusu küçülmüş lipoprotein partikülünün yağ açığını tamamlamaya, partikülü kullanılabilir hale getirmeye çalışır. Bunu yapamadığı zaman zorunlu olarak, küçülen ve kullanılmayan partikülü bulunduğu yerde etkisiz hale getirmeye çalışır! İşte damar sertliği de burada başlar. Çünkü, yağ bileşenleri azalmış partikülü yok etmeye çalışırken, küçülmüş ve reaksiyona yatkın partiküller uzmanların aterom plakları dedikleri köpüksel bir oluşum meydana getirir."

Mevlut Durmuş'la aynı görüşü paylaşan uzmanlar kolesterol düşürücü ilaçların, kolesterolün kendisinden daha zararlı olduğunu düşünüyor. "Başta yeni bir antibiyotik bulmak üzere geliştirilen statinler (kolesterol düşürücüler) kas, böbrek ve sinir hücrelerinde kalıcı zararlara yol açabilir" diyor Mevlut Durmuş. Kitabında yer alan ve 2004'te Amerikan Tıp Derneği Dergisi'nde yayımlanan araştırmaya dayanarak, bu durumun en çok böbrek hastalarını etkilediğini iddia ediyor. Araştırma sonuçlarına göre diyalize giren hastalar için düşük kolesterol, yüksek ölüm riski demek.
Statinlerin zararlı olduğunu söyleyen tek uzman Mevlut Durmuş değil. ABD'deki North Carolina Üniversitesi'nden tıp profesörü Nortin Hadler de iyibilgi.com isimli internet sitesinde yayımlanan söyleşide şunları dile getiriyor: "Bugüne dek yapılmış en kapsamlı çalışma yüksek kolesterollü 3 bin erkek üzerinde gerçekleştirildi. Bu denekler beş yıl boyunca her gün bir statin kullandılar. Diğer taraftan kontrol grubundaki benzer nitelikteki 3 bin erkek plasebo ilaç kullandı. Deneyin sonunda iki grup arasında kalp-damar hastalıklarından ölme riskinin aynı olduğu görüldü. Statinler, ailesinde genç yaşta kalp hastalığı vakası görülen insanlarda kalp krizi riskini azaltıyor. Ancak bu çok küçük oranda bir hasta gurubunu işaret eder. Bu verilere bakarak kalp krizi geçirmiş hastalarda statinlerin yararlı olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak diğerleri için olası yarar çok marjinaldir ve klinik olarak anlamsızdır." Mevlut Durmuş, statinlerin ayrıca yaşlanmayı hızlandırdığını ve psikolojik rahatsızlıklara neden olduğunu belirtiyor: "Finlandiya Ulusal Sağlık Enstitüsü'nce 29 bin Finlandiyalı üzerinde yapılan araştırmaya göre kolesterolün düşük olmasının, majör depresyon sebebiyle hastaneye yatma riskini arttırdığı saptanmıştır."

28 Mayıs 2007 Pazartesi

Statinler testesteron hormonunu azaltıyor, işte ispatı???....



Kolesterol hapının ilginç yan etkisi: Testesteronun (erkeklik hormonu) düşmesini sağlıyor. Testesteron fazlalığı rahatsızlığı olan ve bu nedenle çocuk doğuramayan bayanlar için kullanılabiliyor.





Kolesterolü düşürmek için kullanılan bir ilacın, fazla erkeklik hormonu salgıladığı için çocuk sahibi olamayan kadınların hamile kalmasına yardımcı olduğu iddia edildi. KISA ADI 'PCOS' Erkeklik hormonu (testosteron) salgısı normalin üzerinde olduğu için bebek sahibi olamayan kadınlara müjdeli haber, ABD'den geldi. Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi doktorları, yüksek kolesterolü düşürmek için kullanılan bir ilacın, kısa adı "PCOS" olan bu rahatsızlığa iyi geldiğini belirtti. İlacın, testosteronun salgılanmasını azaltıp, bu hastalıktan mustarip kadınların hamile kalmasına yardımcı olduğu iddia edildi.
BELİRTİSİ 'TÜYLENME' Her yıl milyonlarca kadını etkileyen PCOS'ye, kolesterolü düşüren bir ilacın çare olması, tıp dünyasında geniş yankı buldu. ABD'li doktorlar, söz konusu rahatsızlığın belirtilerini ise şöyle tarif etti: Akne oluşumu, düzensiz adet dönemi, kalp rahatsızlığı, yüz ve vücudun çeşitli bölgelerinde aşırı tüylenme... PCOS'nin, kadınlarda en sık rastlanan hormonal düzensizlik olduğu belirtildi.
DIŞ HABERLER

17 Mayıs 2007 Perşembe

Kolesterol düşürücülerin hücre ölümlerine neden olduğu (statinler-CETP inhibitörleri) yavaş yavaş anlaşılıyor

Kolesterol düşüren ilaçlar, kolesterolü yüksek olan hastalarda değil, kanserlerde kullanılsa daha iyi olur!
Mevlüt Durmuş


http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=182331
den alınmıştır.

YORUM: Yeni kolestrol ilacı rafa kalktı, oysa ne büyük umutlarla statinlere alternatif gösterilip çok reklam yapılmıştı!..Söz konusu CETP inhibisyonuna dayalı ilaç, HDL den LDL ye lipit ve kolesterol transferini engelleyecek ve LDL-kolesterol düzeyi de böylelikle düşecek ama HDL yüksek kalacaktı...Ayakta rüya gören araştırmacıların sonu gerçekten komik....

Tıp dünyasının merakla beklediği yeni kolestrol ilacı projesinden neden vazgeçildi?Dünyanın en büyük ilaç şirketi Pfizer, tıp dünyası tarafından sabırsızlıkla beklenen kolesterol düşürücü 'Torcetrapib' adlı ilaç projesini durdurmak zorunda kaldı. Bağımsız denetleme kurulları tarafından yapılan testlerde bazı denekler öldü, bazıları da ciddi kalp problemleri yaşadı. Dünyanın en çok satan kolesterol hapı Lipitor ile Pfizer'in ilacını karşılaştıran araştırmada, Torcetrapib alan hastalardan 82'si öldü, Lipitor'da bu sayı 51'de kaldı. Bağımsız uzmanlar, araştırmanın derhal durdurulmasını önerdi. Pfizer, tam 800 milyon dolar araştırma bütçesi ayırdığı projeyi geri çekti. İyi kolesterol HDL'nin seviyesini artıran Torcetrapib, Pfizer'e, önümüzdeki yıllarda pazardaki gücünü artırma avantajı sağlayacak bir projeydi. Avustralya Kalp Araştırmaları Enstitüsü ve Illuminate Çalışması Kurulu Başkanı Dr.Philip Barter 'Her şeyin beklendiği gibi gittiğine inanıyorduk, ilacın belirlenmiş potansiyel faydaları açısından ve bu yeni bilgi tamamen bizim için sürpriz ve üzücü oldu' dedi.

2007'DE PİYASADAYDI
Pfizer Yönetim Kurulu'nun yeni Başkanı Jeffrey Kindler, henüz iki gün önce düzenlediği araştırma toplantısında yüzlerce analiste yaptığı açıklamada, klinik araştırmalar sonucu elde edilen bilgilerin desteklemesi durumunda gelecek yıl ilacın pazara sunulması için başvuru yapacaklarını ifade etmişti ancak umutlar suya düştü.BORSADA ÇÖKÜŞE GİRDİPfızer, Torcetrapib'i, dünyada en fazla satılan ilaç olan ve ABD patent korumasını 2011'de kaybedecek kötü kolesterol düşürücü Lipitor ilacıyla birleştirmeyi planlamıştı. İlaç için 800 milyon dolarlık araştırma bütçesi ayıran Pfizer, 2005-2007 tarihleri arasında en çok satan ilaçlarından bir kısmının patent sürelerinin dolması nedeniyle yaklaşık 14 milyar dolar para kaybedecek. Şirket, bu zararı kapatabilmek için 242 ilaç geliştirdiğini ve bunlardan en çok güvendiklerinin Torcetrapib olduğunu açıklamıştı. Bu olay şirketin planlarını suya düşürdü. Böylece, firmanın 7 milyar dolarlık proje ve hisse senetlerinin değer altı satışlarıyla birleşti. Pfizer borsada da büyük zarar etme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
Akşam & Reuters Edward Tobin

7 Mayıs 2007 Pazartesi

Kolesterol ilaçları (statinler) seks gücünü düşürüyor!....


Kolesterol ilaçları seks gücünü düşürüyor...



Dr. Murat Kınıkoğlu'nun yazısı



International Journal of Clinical Practice Dergisi'nde yayınlanan bir çalışmaya göre altı ay süreyle statin tedavisi alan orta yaş üstü erkeklerin yüzde 22'sinde daha önce yokken ereksiyon sorunları başlıyor. Statin tedavisine başladıktan sonra hastaların yüzde 52'sinde ereksiyon fonksiyonu eskiye göre daha kötüye gidiyor. İlaç firmaları bu yan tesirin önemsenmeyecek kadar az olduğunu (yüzde 2-3) söylüyorlar ama kullananlar aynı fikirde değil. Hastalarının ilaç kullanmasını isteyen hekimler de genelde bu yan tesiri görmezden gelme eğiliminde oluyorlar. Bence kolesterol ilacı önerilen hastalara başlamadan önce yapabileceği yan tesirleri tam olarak anlatmakta fayda var...
Ben asistan iken kolesterolün normal değeri 270-300 idi. Sonra 250'ye indi. Derken uzun yıllar 230 oldu ve son yıllarda 200. Şimdi ilaç firmaları normal değerin 180 altı olması için uğraşıyorlar. Onlar için normal değeri 20 puan daha düşürmek tüm dünyada birkaç yüz milyon yeni hasta demek. 2004 yılında ABD hükümetinin ulusal kolesterol eğitim programı çerçevesinde doktorlara LDL kolesterol (kötü kolesterol) değerlerini 70'in altına düşürmeleri tavsiye edildi. Geçen ay yayınlanan bir gözden geçirme çalışmasında yüksek dozda ilaç gerektiren bu yoğun tedavinin hastalara ekstra bir yararı olmadığı gösterildi (Annuals of Internal Medicine, Ekim 2006).
Bu gelişme ilaç dozunu daha da artırmaya çalışan firmaları durduracak mı bilmiyorum. YARARI DA VAR, Ülkemizde kolesterol ilaçlarının doğru kullanıldığına inanmıyorum. Gerçekte kolesterol ilacı kullanması gereken büyük bir kesim ilaç kullanmazken kullanmasına gerek olmayan insanlar da boş yere ilaç kullanıyor. Bu konuda yalnız hastaların değil doktorların da kafası karışık. İlaç firmaları kolesterolü 200'ün üstünde olan her kişiye ilaç verilmesini istiyorlar. Kolesterolün iyisi, kötüsü, oranları ve hastada başka risk faktörleri olup olmaması onları için önemli değil. Maalesef yaptıkları propaganda ile kolesterolün hiçbir işe yaramayan lanetli bir madde olduğu konusunda herkesi ikna ettiler. Sokakta bir araştırma yapsak yüz kişiden 99'unun 'Kolesterol çok zararlıdır, görüldüğü yerde vurulmalıdır' diyeceğinden eminim.
Halbuki kolesterol vücudumuz için yararlı bir maddedir.
1.Kolesterol, başta seks hormonları, testosteron ve estrogen dahil olmak üzere pek çok önemli hormonun sentezinde rol oynar. İlaç firmaları aksini iddia etse de yaygın olarak kullanılan Statin grubu kolesterol ilaçlarının erkeklerde ereksiyon sorununa yol açtığı gösterilmiştir. Bu yan tesir, düz duvara tırmanan genç erkekler için sorun teşkil etmese de orta yaşın üstünde, sigara içen, tansiyonu veya şekeri olan erkeklerin 'dükkanı tam olarak kapatmasına' neden olabilir. Mart ayında yayınlanan bir çalışmanın sonuçlarına göre statin tedavisi başlanan 93 kişinin yüzde 22'sinde daha önce sorun yokken ereksiyon sorunları ortaya çıkmış, katılanların yarısından çoğu da (yüzde 55) durumun eskiden kötü olduğunu söylemiştir.
2.Kolesterol karaciğerin safra üretimine yardımcı olarak yağların sindirilmesinde ve vücuttaki atıkların atılmasında rol oynar.
3. Hücre membranlarının yapısında önemli bir rolü vardır. Sinir ve beyin hücrelerinin etrafını saran kılıfın temel maddesidir.
4. Kolesterol bağışıklık sistemi için elzem bir maddedir. Yüksek kolesterolü olan kişilerin düşük kolesterolü olan kişilere göre bağışıklıklarının daha kuvvetli olduğu gösterilmiştir. Pek çok bakterinin inaktive edilmesinde kötü kolesterol dediğimiz LDL kolesterolün rolü vardır. Smith-Lemli-Opitz Syndrome'lu çocuklar vücutları kolesterol yapamadığından enfeksiyonlara karşı koyamazlar. Bu çocukların yüksek kolesterollü ve yumurtalı bir diyete alındıklarında enfeksiyonlara karşı daha dirençli oldukları gösterilmiştir.
Gene AIDS hastaları arasında yapılan çalışmalar, kolesterolü düşük olan kişilerde ölüm oranlarının çok daha yüksek olduğunu göstermiştir..Dikkat! Bu yazının ana fikri 'kolesterol ilacı almayın' değildir. Amacım; önemli yan tesirleri olan bu ilaçları kolesterolü olan herkesin değil sadece kalp damar hastalıkları açısından sorunu olan veya gerçekten yüksek risk altında olan kişilerin kullanması gerektiğini vurgulamaktır. Doktorların ilaç yazarken biraz daha seçici olmaları gerektiğini düşünüyorum. Örneğin; Kadın Doğum Uzmanı bir meslektaşımla benim başım dertte. Ortak hastamız ona her gittiğinde sayfalar dolusu tahlil yaptırıp sonra kolesterolün yüksek diyerek ilaca başlıyor. Ben bir kardiyolog olarak kullanmasına gerek olmadığını söyleyip ilacı kesiyorum, o jinekolog olarak tekrar başlıyor.
Her bilim dalında olduğu gibi tıp biliminin temelinde de 'ölçme' esastır. Ancak bu ölçme, kıyaslama ve standartlaştırma arzumuzun, bize her hastanın, kilosu, yaşı, ırkı, cinsiyeti, karakteri, genetik yapısı gibi pek çok özelliği ile birbirinden ayrılan farklı bir kişi olduğunu unutturmaması gerekir.
İLAÇ KOLAY YOLSağlık sektörü geliştikçe(!) doktorun hastasından istediği tetkik sayısı artıp liste uzuyor. İşin kötü tarafı yeni cihazlar ve ölçüm metotları çıktıkça 'hastayı dinleme ve muayenenin' önemi azalıp sadece laboratuvar sonuçlarına göre ilaç yazma eğilimi artıyor. Aynı kolesterolde olduğu gibi limitin üstünde veya altında olan her şey için hemen ilaca sarılmak hem hastanın hem de doktorun kolayına geliyor....Doktorun kolayına geliyor çünkü hastanın kolesterolünü ilaçla düşürdü mü kendini başarılı sayıyor. Hastayı spor yapmaya, diyet yapmaya ikna etmek zor iş... Yaz ilacı tamam...Hastanın kolayına geliyor çünkü ilacı yutup kolesterolünü düşürdü mü kalp hastası olmayacağını sanıyor. Karısı akşam yemeğinde boşalan tabakları gösterip 'Ahmetçiğim, bu gece biraz çok yemedin mi?' deyince ona kolesterol ilacını gösteriyor. Yut ilacı tamam.... Peki, Ahmet, dükkan ne olacak?

Seker hastaları dikkat, statinler size zararlı.......


'Statin'ler ileri diyabete zarar


den alınmıştır.
AP - BOSTON - Kolesterol düşürücü statin grubu ilaçların ileri derecede diyabet hastalarında faydası olmadığı gibi, ölümcül olabilecek felç riskini de artırdığı açıklandı. Almanya'nın Wurzburg Üniversitesi'ne yaptırılan incelemede Lipitor adlı yaygın olarak kullanılan bir kolesterol ilacının bu hastalarda felçten ölüm riskini iki katına çıkardığı açıklandı. Araştırma, üreticisi Pfizer'dan Lipitor'un üretici firması Pfizer'in desteklediği araştırma, Avrupa'da yaşayan 1255 tip 2 diyabet hastası üzerinde gerçekleştirildi. Tip 2 diyabette vücut insülini gerektiği gibi kullanamıyor. Ciddi durumda diyabet hastaları böbrekleri bozulduğu için diyaliz makinelerine bağlanıyor. İlerlemiş diyabet hastalarının kalp hastalıkları, felç ve ölüm riski, diğer diyabet hastaları ve sağlıklı insanlara göre daha yüksek. Dünyada en yaygın kullanılan ilaçlardan biri olan Lipitor'un daha önce yapılan araştırmalarda durumu ilerlememiş diyabet hastalarında faydalı olduğu açıklanmıştı. Lipitor ve diğer statinlerin kötü kolesterol (LDL) oranını düşürerek bu riskleri azalttığı biliniyordu.

Boşuna mı bunca diyet!.....Risk faktörleri yalanı.


Şaşırtan araştırma: Boşuna mı bunca diyet?

Sonuçlara göre bu iki öğün arasında risk artırma açısından sandığımız ölçüde büyük fark yok. Düşük yağ diyeti yapan kadınların meme kanserine yakalanma oranı yüzde 9 daha az çıktı.50-79 yaş aralığında 48 binin üzerinde kadınla sekiz yılda yapılan araştırmayı yürüten bilim adamları şokta: Düşük yağlı diyetlerin, kanser ve kalp krizi riskini azalttığı kanıtlanamadı...


dan alınmıştır.


LONDRA - Düşük yağlı diyetlerin kanser ve kalp krizi riskini azalttığına ilişkin sağlam kanıtlar elde etmek için yola çıkan Amerikalı bilim adamları, hayal kırıklığı yaşıyor. Sekiz yıl süren hükümet destekli araştırmanın sonucunda, düşük yağlı beslenmenin kanser ve kalp hastalıklarını önlemede herhangi bir etkisine rastlanmadı.
'Rolls Royce' gibi çalışma Söz konusu araştırma, üstünkörü yapıldığı iddia edilemeyecek değerde bir çalışma. Amerikan Kanser Kurumu'ndan Dr. Michael Thun, "Bu, tıbbi çalışmaların Rolls Royce'udur," diyor. ABD'deki Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından finanse edilen bu araştırmaya 50-79 yaş aralığında, menopoz geçirmiş 48 binin üzerinde kadın katıldı ve deney 415 milyon dolara (yaklaşık 555 milyon YTL) mal oldu. Araştırmanın başlatılma amacı, az yağ yemenin sağlığımıza yararlı olduğunu bilimsel olarak kanıtlamaktı. Araştırmacılar özellikle düşük yağlı diyetle, çeşitli kanser ve kalp hastalığı türlerinin önlenmesi arasında bağ yakalama peşindeydi. Ancak rakamlar geldiğinde bu bağlantıyı kanıtlayacak bir bulgu olmadığı, az yağlı yiyeceklerle beslenen kadınlarla her istediğini yiyen kadınların aşağı yukarı aynı hastalıklara yakalandığı görüldü. Deneye katılan kadınların yüzde 40'ı düşük yağlı diyet için seçildi ve günlük kalori miktarları içindeki yağ oranını yüzde 20'ye çekip daha çok meyve, sebze, tahıl tükettiler. Diğer kadınlar ise her zamanki alışkanlıklarını sürdürdü. Düşük yağ diyetini sürdüren kadınların meme kanserine yakalanma oranı yüzde 9 daha az çıktı. Ancak bilim adamları, bu farkı istatistik olarak çok önemli görmüyor. Kardiyovasküler hastalıklar göz önüne alındığında iki grup arasında değişiklik gösteren tek risk faktörü kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterolü oldu. Kontrol grubundaki kadınlarda kötü kolesterol daha yüksek çıktı ama yine de kalp krizi riskini değiştirecek oranda fark bulunmadı.
Karşı görüşler de var Sonuçlara karşı görüşler de var. Stanford Önleyici Araştırmalar Merkezi'nden Prof. Marcia Stefanick, "Sadece düşük yağlı yiyeceklere geçmenin kadınlara getireceği fazladan bir sağlık faydası yoktur ama beslenmenizde hangi tip yağların olduğu önemlidir" iddiasında. Geçtiğimiz yıllarda da çok miktarda lifli gıda yemenin kolon kanserinden koruyacağı, bazı vitaminlerin kanseri önlediği yolunda kimi bilgilerin yanlışlığı ortaya çıkmıştı. Harvard Tıp Okulu'ndan Peter Libby de bu konuya açıklık getirerek, "Ne kadar yediğiniz değil, ne yediğiniz önemli diyen hiçbir formülün sizi etkilemesine izin vermeyin" diyor. (Independent)

Sağlıksız yalanlar tescilli....

'Sağlıksız' yalanlar...

12/04/2006http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=184104
alınmıştır.

AA - ANKARA - İlaç firmaları çok satmak için yalan söylüyormuş! Public Library of Science Medicine, 'hastalık tacirlerinin' kâr artırmak için hiç yoktan hastalık yaratıp önemsiz sorunları abarttığını açıkladı. Avustralya'daki Newcastle Üniversitesi araştırmacıları, 'normal' bir durum olan menopozun rahatsızlık gibi tanımlanıp tıbbileştirildiğini, yüksek kolesterol, kemik erimesi gibi risk faktörlerininse 'hastalık' gibi sunulduğunu söyleyerek doktor ve hastaları uyardı.

Yağlar zayıflatır!....Şimdilik omega 3 yağı....



Her yağ şişmanlatmaz Omega 3 zayıflatır


Günlük tükettiğiniz yağ şişmanlatmaz, aksine zayıflatır. Ama doğru yağı tüketmeyi bilirseniz. Omega 3 yağı fazla alındığında vücuttaki yağları yakıyor.
Siz hâlâ tükettiğiniz her yağın şişmanlatacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz... Çünkü, Omega 3 yağ asidi vücudunuzdaki yağı yakıyor. Omega 6 ile birlikte kullanıldığında başta şişmanlık ve buna bağlı hastalıklar olmak üzere bin bir derde deva oluyor. Hücreleri yeniliyor, kanser ve kalp -damar hastalığı riskini düşürüyor. Kolesterol ve diyabet hastalarına da tavsiye ediliyor. Ancak bu yağ asitlerinin en büyük dezavantajı vücut tarafından üretilememesi. Dışarıdan alınması gerekiyor. Öte yandan, Omega 3'ün balıklardan alınması da doğru değil. Dünyaca ünlü Kanadalı Beslenme Uzmanı Dr. Udo Erasmus'a göre, balık yağının içinde bulunan Omega 3, yağın işlenmesi sırasında bozuluyor. Dolayısıyla siz Omega 3 ile birlikte, işlenmenin getirdiği olumsuzlukları da vücudunuza alıyorsunuz. Peki, vücuda faydası saymakla bitmeyen bu yağı nereden alacaksınız?.. İşte cevabı...

TAMAMEN BİTKİ KARIŞIMI
Beslenme Uzmanı Dr. Erasmus'un geliştirdiği, başta Amerika, Kanada, İrlanda, Norveç, İsveç olmak üzere 50 ülkede kabul edilen bitkisel yağ, Türkiye pazarına girmeye hazırlanıyor. Bu yağın en önemli özelliği ise Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri yönünden zengin olması. Yağ, keten tohumu yağı, ayçiçek yağı, susam yağı, bir çeşit çiçek yağı (evening promess), Hindistan cevizi yağı, pirinç bakterisi ve yulaf bakterisi yağları, lesitin ve vitamin içeriyor. Bitkisel olduğu için işlenme sırasında içeriğindeki Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri bozulmuyor.


ÖĞRENMEYE YARDIMCI
Dr. Erasmus, 'Udo's Oil 3.6.9' adıyla dünya pazarına giren yağ üzerinde yapılan araştırmaların sonuçlarını şöyle açıklıyor: "Hücreleri tazeleyerek, kanser gibi hastalıkların önüne geçilmesine yardımcı oluyor. Diyabet, kalp ve damar hastalığı riskini düşürüyor. Kemikleri kuvvetlendiriyor. Akne ve egzama gibi deri problemlerinin iyileştirilmesine yardımcı oluyor. Saçları ve tırnakları güçlendiriyor. Omega 3 ve 6 yönünden zengin yağ, hem annenin beynine hem de anne karnındaki bebeğin beyin gelişimine faydalı. IQ gelişimini destekliyor. Öğrenme bozukluklarında da tavsiye ediliyor. Cildi içten besleyerek güzelleşmesine yardımcı oluyor.”

Neslihan SÖZEN /İSTANBUL